İstanbul Şarkıları

tarafından
Eylül 8, 2025
görülme

İstanbul, ülkemizin en büyük şehri olmasının yanı sıra, en güzellerinden biridir. Her şehrimiz kendi başına bir tarih ve hikaye okyanusu taşır; İstanbul da öyle. Aşkın, tutkunun, hırsın, sıfırdan başlamanın, kaosun, kültürün ve sanatın şehridir. Yıllardır İstanbul üzerine sayısız eser üretildi, gelecek nesillere aktarıldı. Pek çok sanatçı İstanbul’u kendi bakış açısıyla anlatmaya çalıştı. Ama İstanbul’u anlatmak için önce anlamak gerekir. Anlamanın yollarından biri de İstanbul şarkılarını dinlemektir.

İşte İstanbul için yazılmış o şarkılar ve bize hissettirdikleri:

Sezen Aksu – İstanbul İstanbul Olalı

Hiç şüphesiz İstanbul deyince akla ilk bu şarkı gelir. Sezen Aksu’nun sözleriyle, aşkı ve İstanbul’un taşına toprağına sinmiş çaresizliği anlatıyor. Bazen bir sokak lambasında, bazen Kanlıca’nın kaldırım taşında… Denizin kokusuna, maviliğine bakarak iç geçirir insan bazen. Bazen de öfkeli ama yalnız kalabalıkların içinde bir hikayeyi yaşatırken bulur insan kendini. İşte bu şarkı da öyle bir şarkı. Aşkı için gururundan eser kalmayanlara, bir de İstanbul’un çaresiz sevdalılarına gelsin:

Pamela Spence – İstanbul

Bir zamanlar müzik dünyasını kasıp kavuran bu şarkı Pamela’nın kendisine ait. İstanbul’un yaktığı gençlik ateşini, şehrin asiliğini yansıtıyor aslında. İstanbul öyle bir şehir ki azı da fazlası da zarar. Fazlasında şehir bizi hapsediyor.

“İstanbul seni hapsetmiş, eski bir banda kaydetmiş…”

İstanbul’a isyan eden ve yaşamak istemediği her hikayeyi, bu şehirde yaşayanlara gelsin bu harika şarkı. Pamela’nın eşsiz yorumu ve enerjisi, şarkının yıllardır unutulmamasını sağlıyor:

Sertab Erener – İstanbul

Üstad Sertab Erener’in müzik piyasasında büyük yankı uyandıran “Rengarenk” albümü içerisinde fark yaratan bu şarkı İstanbul insanını anlatıyor. Ne demek mesela İstanbul insanı? Bence her duyguyu bir arada yaşamaya çok alışmış ve artık rutini bu olmuş insanlardır İstanbul insanları. Rutinsizliğin bir rutin olduğu bir şehir olduğu gibi her türlü duyguyu da içinde barındırıyor aynı zamanda. Şarkıda “İstanbul birini sevmiyorsan çekilmez.” diyor. Çok haklı bir söz. Duygusuz ve monotonlara göre değil bu şehir. Her gün şehir hatları vapurunda yüzünde yılların yaşanmışlığı ile elinde simidi denize bakan her puslu gözün hatırı var mesela. Her semtinin ayrı bir hikayesi var. Bu şarkı minicik bir kaldırım taşına şarkı yazacak kadar İstanbullu olanlara ve olacaklara gelsin:

Mor ve Ötesi – İstiklal

İstanbul olduğu kadar İstiklal Caddesi de çok özel. Adına şiirler, şarkılar, romanlar yazılmış bu caddenin her bir taşı ayrı bir hikaye, ayrı bir yolculuk, ayrı bir dünya barındırıyor. İstanbul’a ilk defa gelen herkesin gözleri kocaman açılır bu caddede. Çok kalabalıktır, çok neşelidir İstiklal Caddesi. Çok da acı barındırır içinde. Tarih kokar bir kere. İstanbul’un en aşık caddesidir mesela. Tutkuludur. El ele gezmek istersin, gülüp eğlenirsin. Zamansızdır İstiklal. Yaşlanmaz mesela, hep gençtir. Anıların her köşe başından çıkar gelir tutar elinden. İstiklal’in mevsimi de yoktur. Kışın ellerin donarak belki bir kese kestaneyi paylaşırken ısınırsın, belki de kalbinin ateşi ısıtmaya yeter seni. Bu şarkı, İstiklal caddesi kadar büyük kalbi olan ve bu caddede hiç kaybolmayacak güzel anılar yaşayanlara gelsin:

Güntaç Özdemir – İstanbul

Güntaç Özdemir’in kendi bestesi olan bu şarkı, çok da değeri bilinmeyen bir şarkıdır. İstanbul’un gerçeklerinin tokat gibi yüzümüze vurduğu şarkı bu şarkı. Bazen hayatta yolunu kaybeder bir girdap içerisine düşersin. Bir de İstanbul vurur sana. İstanbul affetmez çünkü. Ya birlikte dibe batarsınız, ya da birlikte zirveye çıkarsınız. Deyim yerineyse düşe düşe adam olursun İstanbul’da.

“Yaşarken içlerinde, hepsinin aynası gibisin…”

İstanbul ayna gibi bir şehir aslında, gece tüm aynalar kararır zannedersin. Kalabalığın içinde görünmem sanarsın. Ama herkese yetecek kadar ayna vardır bu şehirde. Her sokakta kendini görürsün, geçmişini, hikayeni… Böylece adam olursun. Bu şarkı, İstanbul’un adam ettiği her kalbi kırık hikayeye gelsin:

Gripin & Emre Aydın – Sensiz İstanbul’a Düşmanım

Gripin ve Emre Aydın işbirliği ile hazırlanan bu başyapıt, İstanbul’un çaresiz aşıkları ile ilgili yapılmış bana göre en güzel şarkı. İstanbul birini sevmeden katlanılmaz bir şehir demiştik. Burada da şair, İstanbul’u da gözü görmeyecek kadar aşıkmış. Aşkı olmadan tutkunu olduğu şehre bile düşman olacak biri var şarkıda…

“Yokluğunda kaç damla gözyaşı eder adın…”

Uzanıp bir sahile gözyaşlarından denize deniz eklemeye başlamış biri var şarkıda. Umarım bu şarkıdaki kadar çaresiz bir aşk yakışmaz kimseye. Kimsenin İstanbul’u kimsenin içinden gitmesin. Bu şarkı, İstanbul’dan gitmesini istemediklerimize gelsin:

Gökhan Türkmen – Sen İstanbul’sun

Gökhan Türkmen’in eşsiz yorumu ile hayat bulmuş bu şarkı, İstanbul’u sevdiği insan ile güzel gören bir aşığın hikayesini anlatıyor. İstanbul ile sevdiğini eş değer görüyor. İstanbul kadar büyük, güzel, derin görüyor sevdiğini. Bir sokak, bir kaldırım taşı ya da bir sokak şarkıcısı bile sevdiğini hatırlatıyor. Girdiği her sokakta sevdiğini gören aşığımız öyle aşık ki bir durakta bile sevdiğini gördüğünü, köşedeki çiçekçinin de onu hatırlattığını söylüyor. Çünkü İstanbul da öyle bir şehir. Her köşesi İstanbul işte. Bir kaldırım taşı bile ben İstanbul’um diyor. Sokaklarının bir kokusu bile var, bir havası var işte. İnsanı zorla sevdiriyor. Bu şarkı, İstanbul’un her kaldırım taşında bile sevdiğini arayanlara gelsin:

Yalın – İstanbul Benden Büyük

Bazen sevgimiz ne kadar büyük olursa olsun İstanbul kadar büyük olamaz. Yalın’ın sözlerini yazdığı bu eşsiz şarkı, İstanbul’da kaybolan, küçülen bir sevginin hikayesini anlatıyor. Bir ayrılık şarkısı olmasından ziyade önüne çıkan engellere de isyan şarkısı. İstanbul kimine göre aşkın önündeki engeller şehri olsa gerek. Bu şarkı, tüm engellere rağmen hem İstanbul’dan hem de sevgisinden vazgeçmeyip başa çıkanlara gelsin:

Nil Karaibrahimgil – Burası İstanbul

Organize İşler – Sazan Sarmalı filminin orijinal müziği “Burası İstanbul” tam da filme uygun bir müzik. İstanbul acı hikayeler şehri, bir de karanlıklar şehri. Suç dünyasının da merkezlerinden biri ne yazık ki. İstanbul’un o meşhur “arka sokakları” anlatıyor. Şehrin ışıkları dışında kalan, görünmeyen, bilinmeyen çıkmaz sokaklar da var bu şehirde. Her an arkaya bakarak yürünmesi gereken akıl almaz çıkmaz sokaklar… Hani derler ya “İstanbul seni yenmeye geldim!” diye, işte o savaşın başladığı o dar sokakların gerçeği var. Burası İstanbul işte, ya batarsın ya çıkarsın. Bu şarkı, çıkmaz sokaklara hiç uğramayan ve uğramayacak olanlara gelsin:

Teoman – İstanbul’da Sonbahar

Mevsimsiz İstanbul’un en aşık olunası mevsimi Sonbahar’ı olağanüstü anlatıyor bu şarkı. Kalabalık ama yalnız şehir İstanbul, tüm dertleri çeker. Tüm dalgalarıyla vurur kıyılara, sessiz bir yakarış vardır hep sokaklarında. İstanbul hep dinler ama İstanbul’u dinleyen pek yoktur. İşte bu şarkıdaki aşığımız ise İstanbul’u sonbaharda dinlemek istiyor. Teoman’ın inanılmaz sözleri ve yorumu ile yıllarca unutulmaması gereken kült bir şarkı bu. İstanbul’u gözlerimiz kapalı dinlemek için birebir. Bu şarkı İstanbul’da sonbaharını bulan herkese gelsin o halde:

Şebnem Ferah – İstiklal Caddesi Kadar

Şebnem Ferah’ın sözlerini yazdığı ve bestelediği bu harika eser, İstiklal Caddesi kadar etkili bir şarkı. İstiklal’in kalabalıklar içerisindeki yalnızlığını, kocaman sevgilere şahitliğini hissediyoruz şarkıda.

“Ne kadar yer etmiş olabilirim? İstiklal Caddesi kadar…”

Gönlü İstanbul’dan yana olan her insanın kalbindeki yeri çok başka oluyor İstiklal Caddesi’nin… Acılara, aşklara, ayrılıklara, vedalara ve daha nicesine ev sahibi İstiklal. Sarhoşluklara, ağız dolusu gülmelere, sendeleyip düşmelere, kalabalık anason kokulu sofralara… Tramvayı ve tramvayının zil sesi bile bir başka. Bu şarkı, birbirini İstiklal Caddesi kadar sevenlere gelsin. Çalsın fonda tramvayın o nostaljik sesi kulaklarda…

Ve

Sezen Aksu – Kayıp Şehir

2012 yılında yayınlanan “Kayıp Şehir” dizisinin Sezen Aksu imzalı müziğini dinlediğim gün karar vermiştim İstanbul’u hayatıma almayı, sokaklarında kaybolmayı. Nitekim de öyle oldu. Hayatımın en güzel dönemlerinde bir süreliğine İstanbul eşlik etti hikayeme. Ben de hikayemin başını bu Kayıp Şehir sınırları içerisinde yazmış bulundum. Dizide “Bu şehirde ilk atışta kim vurmuş hedefi ki sen vuracaksın.” diyor. İstanbul’a sıfırdan başlayabilmek için gelen Karadeniz’den gelen bir ailenin hikayesini anlatan dizi çok güzel mesajlar veriyordu. Ve İstanbul’un gerçek çıkmaz sokaklarına sokuyor sizi. Ben de sıfırdan başlamaya gitmiştim. Yeni bir sayfaydı benim için. Hikayemin devamında İstanbul olur mu bilemem. Ama aklımın bir köşesinde ve kalbimin en derin yerinde olacağı kesin.

“İstanbul yokmuş bundan başka, meğer ayna da buradaymış anahtar da…”

Kendi kalbinin anahtarını ve yollarındaki aynalarını İstanbul’da bulmaya gelenlere selam olsun ve bu Kayıp Şehir herkese ilham olsun.

İstanbul yıllar boyu sayısız insana ve kültüre ev sahipliği yapmış, tarihin en anlamlı sayfalarında yer almış bir efsane. Her sokağında ayrı bir hikaye var. Umarım bu şarkılar da siz değerli okuyucularımızı İstanbul sokaklarında bir yolculuğa çıkarmıştır. Tüm okuyucularımıza sevgi ile…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.