Muş: Doğası, Lezzetleri ve Sıcakkanlı İnsanlarıyla Keşfedilecek Şehir

tarafından
Eylül 1, 2025
görülme
Derecik köyündeki akan su

Daha öncesinde Muş’a hiç gitmeyen birisi için, burası öyle sıradan bir şehir olabilir. Muş gerçekten doğal güzellikleri, yemekleri ve insanlarıyla çok güzel bir şehrimiz. Biraz zaman ayırıp etrafını gözlemlediğinizde doğası, yemekleri ve insanlarının sıcaklığıyla sizi etkileyen bir şehir olduğunu fark ediyorsunuz.

Köy ve Şehir Hayatı

Muş’a gittiğimde Donatım köyünde kaldım, merkeze 30 dakika uzaklıkta. Donatım köyünden bütün şehri görebileceğiniz bir manzara var. Manzarası gerçekten çok güzel. İneklerin, tavukların kazların bol olduğu bir evde konakladım. Tipik bir köy hayatı. Havası çok güzel. 2. veya 3. günde siz oradaki havadan kaynaklı erken uyuyup, erken kalkıyorsunuz. Bu temiz havanın değerini ve etkisin İstanbul’a geldikten 1 hafta sonrasında daha net anlayabildim.

Köy hayatı sakin ve güzel. İnsanların öğlene kadar ahırları ve tarlalarıyla ilgileniyorlar. Sonrasında yemek yeme ve dinlenme faslına geçiyorlar. Şehir merkezi birazcık daha farklı. Kahvehaneler ve çay ocaklarında kalabalıklık var. Bölge insanları kendi tanıdıklarının olduğu kahvehanelerde oturduğu için insanlar belli bölgelerde yoğun olarak görülüyor. Genelde bu tarz yerlerde yaşlı ve emekli insanlar oluyor. Güzel çaylarını içip arkadaşlarıyla sohbet ediyorlar.

Yemekleri

İlk günlerde şehri gezdik. Merkeze tipik bir İstanbul ilçesi gibi. Yemek olarak çok güzel yerler var ve yemekler doğal olduğundandır belki de size çok lezzetli gelecektir.

Biz Hacı Şerafettin lokantasında kebap yedik. Kebap gerçekten çok güzel ve lezzetliydi. Yediğiniz zaman midenizi rahatsız etmez, yanında sınırsız doğal ayran ve çeşit çeşit sebzeler ile çok mutlu ve de doymuş ayrılırsınız. Burası sabah 10’da açılıp akşam 5 gibi kapanır. Günün her saati yoğundur. Sadece acılı ve acısız kebap bulunur. Muş’ta neredeyse her yer de güzel yemek yersiniz. Kötü bir yemek bulamazsınız. Çünkü Muş insanı kötü yemek yemez, yemediği için hiçbir yer devamlılığını sürdüremez.

Yemek olarak başka bir önerim ise yaprak döner yapılan bir lokanta. Burasıda gerçekten döneriyle çok güzel bir yer. Buraya da gitmenizi tavsiye ederim. Yemekler sizi rahatsız etmez, ayranlar da sizi şişirmez. Ayranı sınırsız içebilirsiniz. Kilo almak isteyen varsa buralara gelip bol bol et yemekleri yiyebilir.

Gezilecek Yerler ve Doğa

Yemek yedikten sonra akşam üzeri enfes manzarasıyla Murat Köprüsü’ne gittik. Burası da gerçekten görmeye değer bir yer. Murat Nehri’nin ve kalenin olduğu muazzam bir yer. O manzarada bir demlik çayı rahatlıkla içebilirsiniz.

Muş’ta su kaynakları dağdan geldiği ve tatlı olduğu için çayların tadı daha güzel oluyor. İçtiğiniz zaman bunu daha net anlarsınız. Bu tarz yerlerde çaylar tek tek gelmez. Bir demlik çay gelir ve eşiniz dostunuz ile bir demlik çayı içersiniz. Birlik ve beraberlik yaygın olduğu için yalnızlığı kolay kolay yaşamazsınız.

Bir diğer gün ise Derecik köyüne gittik. Derecik köyü manzarasıyla sizi büyüleyebiliyor. Derelerin çok olmasından dolayı köyün ismi Derecik Köyü olarak yazılmış. Burası tepelik bir yer olduğu için köylüler buraya kolay kolay ev yapamıyorlar. Eskiye göre burada yine 10-15 civarı ev sahibi var. Her eve akan bir su yolu var. İnsanlar burada su sorunu çekmiyor. Dağlardan akan bitmeyen su ile hayatlarını sürdürüyorlar. Tarım için çok fazla düz alan yok ancak manzara olarak inanılmaz bir görüntü var.

Dağların bol olduğu ve tepelerde evlerin, ailelerin olduğu güzel bir yer. Buralardan akan sular yazın buz gibi olur kışın sıcacık olur. Doğadaki mucizeye bakın: Yazın sıcak havada buz gibi suyu rahatlıkla içebiliyorsunuz. Köylülerden duyduğum rivayete göre, yapılan bir çalışmada Donatım ve Derecik köyünden alınan sular laboratuvar ortamında test edildiğinde çok temiz ve sağlıklı olduğu tespit edilmiş. Orada bulunduğum 9 günde diğer köyden insanlar arabalarıyla şişe şişe sularını doldurup gidiyorlardı. Çeşmenin boş olduğunu görmedim, her zaman çeşmenin başında birileri oluyordu.

İnsanları

Suyu güzel, yemekleri güzel, insanı güzel olmaz mı? Muş’ta insanlar çok cana yakındır. Gerçi bu Türkiye’ye ait bir özellik ama Muş’ta ayrı bir cana yakınlık var. Bunu çocuklardan daha net anladım. Misafir olarak gittiğim yerde 3 kız 1 erkek çocuğu vardı. Bunların, ilk geldiğimiz gündeki mutluklarına çok şaşırdım. Bize sarıldılar ve “Kaç gün kalacaksınız?” gibi özlem uyandıran cümleler kurdular. Büyük şehir çocuklarında hiç böyle bir şey yaşamadım.

Bu köy çocuklarının telefonları yok. Dışarıda çok fazla alanları var. Bütün gün kapılarının önünde beraber bir oraya bir oraya gidip geliyorlar ve enerjilerini rahatlıkla atabiliyorlar. Çocuklar çok içten ve doğal davranıyorlar. Burada yetişen çocukların olgunlaşmış halleri de yine o çocuklar gibi.

Ve son olarak

Çok temel şeyler aslında bizim yaşamımızı ciddi bir şekilde etkiliyor. Yediğimiz yemekler, soluduğumuz hava içtiğimiz içecekler…

9 günlük Muş ziyaretimde gün gün güzel gelişmeler oldu. Yediklerimden, içtiklerimden tat almaya başladım. Temiz havadan olsa gerek ki içtiğim sigaradan hiç keyif alamıyordum. Temiz hava ve sigara ters tepki yapıyordu. Verdiği rahatsızlığı daha net algılamaya başladım bile. Ayrıca eğer bir gün Muş’a gitme fırsatınız olursa bol bol gezin. O dağlarda kaybolun, o çeşmelerden su için, herhangi bir eve girin yemek yiyin. Yemeğiyle, suyuyla insanıyla çok güzel bir şehir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.