Müzik hiç kuşkusuz insanlık tarihi boyunca çeşitli olayların ve duyguların eşlikçisi olmuştur. Mutluluğu, sevinci, eğlenceyi, acıyı, isyanı yansıtmanın en iyi yollarından biri olan müzik sanatı, elbette yalnızca duygu aktarımında başrol oynamamıştır.
Modumuzu yükseltmek için hareketli şarkılar dinlemek ya da söylemek çoğumuzun yaptığı bir şeydir. Kimi şarkılar ise yaşadığımız olumsuz anıları kalbimize mühürler; duyduğumuzda onları değiştirmek, hatta hiç duymamış olmayı isteriz. Oysa bu, konumuzun yalnızca yüzeyde kalan kısmıdır. Peki ya daha derinlere inildiğinde? İşte burada karşımıza müzik terapi çıkar.
İnsanlık tarihi boyunca müziğin sağlık üzerindeki etkisi hep merak konusu olmuş ve çeşitli şekillerde araştırılmıştır. Günümüzde profesyonel bir disiplin olarak uygulanan müzik terapi, eski dönemlerde daha ilkel ama farklı biçimlerde karşımıza çıkıyordu. O dönemlerde din adamları ve büyücüler başroldeydi; ritim ve dans ise en sık kullanılan araçlardı.
Dünyanın farklı bölgelerinde özellikle ruh hastalıklarına karşı farklı bakış açıları karşımıza çıkmaktadır. Kimi toplumlar psikolojik problemi olanları “şeytan” diyerek toplumdan ayrıştırmış, kimi toplumlar ise onlara ehemmiyet vermiş ve şifa bulmaları için uğraşmıştır.
İbrani kaynaklarında geçen bir olaya göre, hükümdar Saul histeri krizi geçirmiş ve Davut Peygamber onu rebap nağmeleriyle sakinleştirmiştir.

Eski Yunan ve Romalılarda da müziğe ve terapötik etkisine atıflarda bulunulmuştur. Eski Yunanlılar müziği her türlü erdemin esası saymışlardır. Ruhun eğitilmesi ve arınması müzik sayesinde olmaktadır. Bir rivayete göre Hipokrat hastalarını ilahi söyleyerek tapınaklara götürmüştür. Platon’a göre ise müzik insan ruhuna etki eder ve insana hoşgörü ile rahatlık kazandırır. Aristoteles de Platon’un bu düşüncesine katılanlar arasındadır.
Eski Çin’de lo isimli bir gongun, kötü cinleri ve ruhları hastadan uzaklaştırdığı inancı hakimdi.
Mısır’a baktığımızda Kahire’de bir hastanede hastalar ameliyat edilmeden önce onlara müzik dinletilirdi. Bunun hastaları rahatlattığı ve onlara güç kazandırdığına inanılırdı.
Avrupa’da ise Rönesans’ın başlangıcına kadar durumlar farklı seyretmiştir. Müzik terapi örneği oldukça azdır. Bazı din adamları müziğin insanları dünyaya bağlamak ve günah işlemelerini sağlamak için gönderilen şeytan işi bir şeydir. Ruh hastalığından muzdarip olan insanlar bu toplumda cemiyete, insanlara zararlı olarak kabul edilmiş, gemilerde forsa olarak çalıştırılmıştır.
Protestanlığın kurucusu Luther ise müziği Tanrı’nın hediyesi olarak görmüştür. Ona göre şeytan, müzikten nefret etmektedir. Devam eden yıllarda Luther gibi düşünmeye başlayan din adamları ayinlerde müziğin kullanılmasını sağlamışlardır.
Orta Asya Türklerinde kopuz önemli bir yere sahiptir. Tedavi edici, sakinleştirici, güç verici olarak görülen bir çalgıdır. Ayrıca milli birlik ve beraberlik duygusunu güçlendirmiştir. Türklere göre kopuz, kötü ruhları kovmaya yaramıştır.

Kırgız türklerinde Baksı adı verilen hekimler tedavi esnasında müzik, şiir, taklit ve dansı kullanmıştır.

Altay ve Altayların kuzeyindeki Şamanlar ayin, fal ve sihirde davulları kullanmaktaydı.
İslam tarihinde dönüp baktığımızda ise özellikle tasavvuf ekolü mensuplarının müziğin terapötik etkisiyle ilgilendiğini görüyoruz. Sufilere göre müzik ruhi hastalılardan kurtulmaya ve olgunlaşmaya yaramaktadır. O zamanlardan başlayan müzik terapi Selçuklu ve Osmanlı şifahanelerinde devam etmiştir.
Müziğin etkisi üzerine o kadar çok yoğunlaşılmıştır ki, ezan makamları uygun olduğu düşünülen vakte göre ayarlanmıştır:
- Sabah: Saba Makamı
- Öğle: Uşşak Makamı
- Akşam: Irak ve Segah Makamı
- Yatsı: Rast Makamı
Ancak bu gelenek günümüzde çok yaygın değildir.
Osmanlı’nın şair hekimlerinden Şuuri Hasan Efendi kimlerin hangi makamda müzik dinlemesi gerektiğine yönelik bir tablo ortaya çıkarmıştır:
- Alimler: Rast Makamı ve benzerleri
- Yöneticiler: Isfahan Makamı ve benzerleri
- Dervişler: Hicaz Makamı ve benzerleri
- Sufiler: Rehavi Makamı ve benzerleri
Sultan Süleyman zamanında saray hekimliği yapmış olan Musa bin Hamun ise diş hastalıkları ve çocuk hastalıklarında müzikten yararlanmıştır.
Türk bilgini Farabi de bu konuyu derinlemesine incelemiş bilim insanlarından biridir. Farabi, müziğin ruha etkisi üzerine eğilmiş ve hangi durumlarda hangi makamların dinlenmesi gerektiğiyle ilgili bir tablo ortaya koymuştur. Psikolojik mi bilmem birçok kez deneyip faydasını görmüşlüğüm vardır:

- Rast Makamı: Neşe ve huzur verir.
- Rehavi Makamı: Sonsuzluk fikri verir.
- Küçek Makamı: Hüzün verir.
- Büzürk Makamı: Korku verir.
- Isfahan Makamı: Hareket kabiliyeti ve güven verir.
- Neva Makamı: Ferahlık verir.
- Uşşak Makamı: Gülme hissi verir.
- Zirgüle Makamı: Uyku verir.
- Saba Makamı: Cesaret ve kuvvet verir.
- Buselik Makamı: Kuvvet verir.
- Hüseyni Makamı: Sükunet ve rahatlık verir.
- Hicaz Makamı: Tevazu verir.
Müzik terapi, geçmişten bugüne yalnızca bir tedavi yöntemi değil, aynı zamanda kültürlerin ruhunu ve değerlerini yansıtan bir pratik olmuştur. İlkel toplumlardan günümüze kadar müziğin şifa verici yönü kimi zaman bir davulun ritminde, kimi zaman bir ezan makamında, kimi zaman da kopuzun tınısında hayat buldu. Bu yönüyle müzik terapi, insanlığın hem ortak hafızasına hem de bireysel yaşamına dokunmuştur.
Bugün modern tıbbın içinde profesyonel bir alan haline gelmiş olsa da kökleri çok daha eskilere dayanan bu pratik bize şunu gösteriyor: İnsan, hangi çağda olursa olsun, derdine çareyi yalnızca ilaçta ya da hekimde değil; seslerde, melodilerde, ritimlerde de aramıştır. Bu da müziğin sadece kulağımıza değil, ruhumuza da dokunduğunu kanıtlıyor.
Merak edenler için, Farabi makamların hangi vakitlerde dinlenmesi gerektiğine dair bir tablo da ortaya koymuştur. Biz ise bu yazıda müzik terapiye açılan kapıdan sadece kısa bir bakış sunduk. Tahmin edileceği üzere müzik terapi oldukça kapsamlı bir konudur; biz daha çok onun doğuşuna ve ilk uygulamalarına göz attık.
Kaynakça:
- Ak, A. Ş., (2017), Avrupa ve Türk – İslam Medeniyetinde Müzikle Tedavi, Ötüken Yayınevi, İstanbul
- Çoban, A. (2020), Ruh ve Beden Sağlığı İçin Müzik Terapi, Timaş Yayınları, İstanbul
- Bruscia, K. (2016), Müzik Terapiyi Tanımlamak, Nobel Yaşam, Ankara