Dadaizm’in isim hikâyesine dair en çok kabul gören rivayetlerden birine göre Tristan Tzara; 1916 yılında ‘Dada’ ismini, sözlükte o güne dek var olmuş tüm sanat gayretini reddedecek bir isim bulma amacıyla aranırken, bir kağıt bıçağının herhangi bir sayfada herhangi bir kelimeye tesadüfi olarak rast gelmesiyle seçtiğini açıklamıştır. Kanımca, “anlam yoksunluğu” diye nitelenen bu akımı keşfetmek için daha iyi bir senaryo düşünülemezdi. Bu yazıda Dada akımının kronolojisini yol haritası olarak alıp, sanat üslubunun oluşum aşamaları aktörlerini sabırla okumanızı umuyorum. Siz sabırla okurken, eşlikçiniz olarak ben de titizlikle araştıracak, düşünecek ve yazacağım.
“Dada” kelimesi ilk kez 1916 yılında Zürih’te, Cabaret Voltaire’de kullanıldı. Aynı yıl Hugo Ball, eşi Emmy Hennings ile birlikte, savaşı protesto eden başka sanatçıların da katılımıyla bu gece kulübünü açtı. Şimdi, kulüp kapanana kadar onlarla birlikte çalışan diğer sanatçıları kısaca tanıtacağım.
Hugo Ball(1886-1927)
Alman bir yazar ve şair olarak, yaşamı boyunca Batı sanatının öncüleri arasında yer aldı.
Jean Hans Arp(1887-1966)
1900’lerin ilk yarısında Avrupa’da öne çıkan bir sanatçı, şairlik, heykeltıraşlık ve ressamlık gibi sanat alanlarında da etkin olmuştur.
Tristan Tzara(1886-1930)
Romen asıllı Fransız şair ve yazardır. Asıl adı Sami Rosenstock. Larousse sözlüğü sayfalarında gezinirken akımın ismini bulmuş olmasının yanında ‘Dadacı Maifesto’yu da literatüre kazandırmıştır.
Hans Johannes Siegfried Richter(1888-1976)
Alman Dadaist ressam, grafik sanatçısı, avangart film yapımcısı ve sanat tarihçisidir. 1965’te mevcut hareketin tarihini anlatan Dadaizm kitabını yazmıştır.
Otto Van Rees(1884-1957)
Almanya’da doğan, Hollanda vatandaşı olan sanatçı; kariyeri boyunca ağırlıklı olarak Fransa ve İsviçre’de yaşamış, hayatını ise Hollanda’da sonlandırmıştır.
Vasili Vasilyeviç Kandinski(1866-1944)
Ressam ve sanat kuramcısı olan sanatçı, teorisyenliği ve aktif katılımıyla 1900’ler boyunca etkili bir rol oynamış ve Avrupa soyut sanatının avangart isimlerinden biri olmuştur.

Andre Breton(1896-1966)
André Breton, Fransız şair, edebiyat teorisyeni ve yazardır. Breton, Louis Aragon ve Philippe Soupault ile birlikte Dadaizm akımının önemli temsilcilerinden biri olmasının yanı sıra, Gerçeküstücülüğün (sürrealizm) kurucusu ve başlıca temsilcisi olarak kabul edilir.
Gerçeküstücülük, adını 1917’de Guillaume Apollinaire’in kullandığı “surréalisme” teriminden alır. Ancak bu akımı sistematik hale getiren ve bir hareket olarak başlatan, André Breton’un 1924’te yayımladığı Manifeste du surréalisme olmuştur. Breton, Dadaizmin yıkıcı anarşisinin yerine; bilinenin bilinmeyen aracılığıyla keşfini, düşsel ve gerçek olanın birleşmesini esas alan bir sistem kurmuştur. Bu sistemin temelinde otomatizm ve yapay yollarla yaratılan sanrılar bulunur. Böylece, Gerçeküstücülük sanatta hem bilinçdışı dünyayı hem de rüya ve gerçeklik arasındaki sınırları keşfetmeyi amaçlar.
Francis Picabia(1879-1953)
Fransız ressam, tasarımcı, illüstratör, yayımcı ve yazar olan sanatçı, Dadaizm, Sürrealizm ve Kübizm akımlarına önemli katkılarda bulunmuştur.
1915 yılında Marcel Duchamp ile birlikte New York’ta Alfred Stieglitz’in galerisinde eserlerini sergileyen sanatçı, bu sergiler aracılığıyla sanat camiasına önemli katkılar sağlamıştır. Bu eserler genellikle gündelik eşyaların absürt ve gülünç yönlerini ortaya koyan çalışmaları içerir.
Marcel Duchamp(1887-1968)
Fransız asıllı Amerikalı sanatçı, modern sanat tarihinde en çok iz bırakan isimlerden biri olmuştur. Sanatın pek çok akımına hem teorik hem de pratik düzeyde önemli katkılar sunan sanatçı, özellikle Dadaizm ve Sürrealizm akımlarının gelişiminde kilit rol oynamıştır.
Sanatçının “hazır nesneler” olarak adlandırdığı çalışmaları, sanatı materyalizm ve estetik arasına konumlandırarak yeni bir boyut kazandırmıştır. Bu eserler, gündelik nesneleri sanat bağlamına taşıyarak sanat ve gündelik hayat arasındaki sınırları sorgulamış ve modern sanatın gelişiminde dönüm noktası oluşturmuştur.
Max Ernst(1891-1976)
Alman ressam, heykeltıraş, şair ve grafiti sanatçısıdır.
Georg Grosz(1893-1959)
Alman asıllı Amerikan ressam. Karikatür çalışmalarıyla ün kazanmış isimdir .Resimlerini bir kırılma noktası bazında iki üsluba ayırmış ve böylece Dadaizm’e farklı bakış açılarıyla katkıda bulunmuştur. Weimar Cumhuriyeti döneminde Almanya’da ikamet etmiş, daha sonra da Amerika’ya yerleşerek Amerikan uyruğuna geçen sanatçı, ölümüne yakın bir dönemde Berlin’e dönüş yapmış ve orada vefat etmiştir.
Helmut Herzfield(1891-1968)
Fotoğraf sanatçısı, grafik tasarımcısı ve kolaj sanatçısı olarak tanınan bu isim, sanatını aynı zamanda politik bir araç olarak kullanan muhalif bir sanatçıdır. Bu yönüyle modern sanatta özgün bir duruş sergilemiştir.
Özellikle Nazi hareketine karşı net bir tavır alan sanatçı, eserlerini bu mücadelede bir silah olarak kullandığını dile getirmiştir. Sanat tarihi, kendisini fotomontajın babası olarak anar. Bu teknikle hazırladığı güçlü ve çarpıcı eserler, politik mesajlarını kitlelere ulaştırmada etkili olmuştur.
Yazı serimin ilk merhalesini bitirmiş bulunuyoruz, bir sonraki yazımda Dadaizm ve Sürrealizmin önde gelen aktörleri ve onların sanat mefhumlarını incelemek istiyorum. Daha çok olgulara değinmek istenci ve öngörüsüyle hoşça kalın demek isterim.
Sanatı yalnızca bir estetik zevk olmaktan çıkaran bu akımlar, terapötik bir yazın oluşturmayı başarmıştır, kanaatimce bu hem sanata yeni bir pınar olmuş hem de Freud’un teorilerini yayın hayatında görmek sıra dışı ama besleyici bir oluk daha eklemiştir sanat kulvarına. Okuduğunuz ve okuyarak yazma disiplinime şevk olduğunuz bu ortak deneyim için müteşekkirim.