Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Geçmiş Zaman Elbiseleri” hikayesi Türk edebiyatında ve Türk öykücülüğünde oldukça önemli bir konumdadır. Ayrıca hakkında yüzlerce çalışma ve araştırma barındırır. Bu kadar talep görmüş olmasının ardında hikâyenin çok yönlülüğü vardır. İçinde korkuyu, endişeyi, aşkı, sapkınlıkları ve daha nicelerini içerir.
Aslında bu hikâyeyi bölümlere kesin olarak ayırmak zordur, çünkü mekanlar ve karakterler arasında muğlak geçişler mevcuttur. Aynı zamanda ana karakterin uykuda mı yoksa uyanık halde mi olduğu karmaşası hikâyeyi neşretmeyi daha da zorlaştırmıştır. Yine de bu hikâyeyi dört bölüme ayırarak inceleyebiliriz;
Mekân Zaman Olay
1- Ev Gündüz Keti ile olan randevuyu bekleyiş.
2- Kumar bahçesi O gece Randevuya ulaşma gayretinin sonu.
3- Bir yabancının evi. O gece devamı Geçmiş zaman elbiseli kızla tanışma.
4- Şehir caddeleri Gündüz Gizemli kızı son kez görme.
Hikâyeyi basitçe bu şekilde dört ana parçaya ayırabiliriz. Çözümleme safhasına geçecek olursak da kahramanımız kimseyle iletişim kurmaz. Talihsizliklerin pençesinde olduğunu düşünür ve gününü tamamını yatakta çeşitli eserler okuyup Ankara Kalesi’ni inceleyerek geçirir. Anlatıcının uyanıklık hali, yatakta uyku halinde değil kitap okuyor halde bulunmasıyla belirtilmiştir. Hevesle beklediği ve şehvetli güzelliği uzun uzun anlattığı Keti ile gece 02.30’da yapacağı buluşmayı engelleyecek herhangi bir şeyden korunmak istemektedir. Keti’nin kollarında geçireceği uykusuz gecenin beklentisiyle titremektedir. Bu bölümde geceye yapılan gönderme “gece, uykusuz ve sıra dışı olacak”dır. (1)
Anlatıcı gerçek karakterlerle ilişki kurmaya başlar. Akşam üzeri bir arkadaşı çıkagelir ve onu kumar partisine götürmek için ikna eder. Açıkça söylenmese de kahramanın uyanık olduğu belirtilir. Çeşitli alkol ve kumar safhalarının ardından zor da olsa masadakileri memnun edip beş parasız şekilde partiden ayrılmayı başarır. Bu sırada etrafındaki insanları sandalyeye kendisini ise otomata benzetmek gibi farklı tasvirlerle açıklar. Sembolik bir anlatımı içinde barındıran bir safhadır. Taksi bulmak için dışarıya fırlar çünkü korktuğu talihsizlik başına gelmiş arkadaşı onu ortada bırakmıştır. Kötü bir şekilde düşer ve feci şekilde yaralanır. Derin bir uykunun pençesine kapılır. Bu bölümde Keti hâlâ çekicidir ve arzulanmaya devam eder. Bu bölümde geceye yapılan gönderme “gece sinir bozucu bir rüyaya benzer”dir. (2)
Kahraman Rüya karakteriyle ilişki kurmaya başlar. Anlatıcı çeşitli kâbuslar görür. Keti’nin ve kumar partisindekilerin dahil olduğu gerçeküstü kâbuslara dalar. Kilitli bir sarnıca hapsedildiği bir başka kâbus onu takip eder. Yeraltı zindanlarında güzel müzikler işitir. Kendisini çevreleyen ve tutsak eden duvarlarla çevrilir. Derin sembolik çözümlemelerin devam ettiği bir bölümdür. Neşe ve beklentiyle uyanır. Ancak kahraman o gün olan her şeyin kaotik bilinç altı hatıraları olarak açığa çıktığı talihsiz gecenin rüyalarıyla kendini kaybetmiş şekilde yatmaya devam eder. Tüm bunlar geçmiş zaman elbiseleri giymiş bir kızın odaya girmesi ile bozulur. Kızı görünce derinden etkilenir ve güzelliğinden büyülenmiş şekilde kıza vurulur. Bundan sonra karakterimizde köklü bir değişim olur. Önceki arzularından ve isteklerinden arınıp onların endişelerinden sıyrılır. Ancak kendisine bu geçmiş zaman elbiseleri içindeki kızın dahil olduğu yeni arzular yaratır. Acılar içinde olduğunu ona anlatan kızı kaçmaya ikna etmeye çalışır. Ardından kızla muğlak bir ilişki içerisinde olan adam odaya girer. Kahramana gördüklerinin ve duyduklarının bir yanılsama olduğunu anlatır, onu kendi gerçekleriyle ikna eder. Ardından da kahramanı uykuya sevk eder. Bu bölümde uyku ve rüya hali açıkça verilmiştir. Bu bölümde Keti korkunç kâbusların elemanı haline dönüşür ve iğrenç bir formda gözükür. Geceye yapılan gönderme “gece korkunç bir labirente benzerdir. (3)
Anlatıcı kimseyle iletişim kurmaz. Günün ağarmasıyla evin terk edildiğini ve kendisinin kandırıldığını anlar. Ankara’ya gittiklerini öğrenir. Kendisi İstanbul’a taşınır. Bursa gezisi sırasında ise içi bir anda mutluluk ve beklentiyle dolar. Ardından son kez bir arabanın içinde ihtiyar adam ve kızı görür. Sonuç vermeyecek bir arayışa kapılır. Bu bölümün uyanarak başlaması zaten uyanıklık halinin en büyük göstergesidir. Bir yıl geçmesi ve gündelik meşgaleler onun o geceye dair hislerini sönükleştirmiştir. Bu bölümde de üçüncü bölümde olduğu gibi musiki baskısı yapılır. Musikinin bu kadar sık ve yoğun duyulması karakterin hülyalar içinde olduğuna yapılan bir göndermedir aslında. Anlatıcı da zaten o gece hissettiklerine musiki vasıtasıyla dönmektedir. Geceye yapılan gönderme ise “gece, garipti ve şiirsel bir rüya sunmaktaydı”dır. (4)
“Tanpınar hikâyesinde anlatılan bir olayın gerçek mi olduğunu yoksa sadece hayal mi edildiğini ya da karakterin imge mi gerçek mi olduğunun anlamak çoğunlukla zordur’’. Tanpınar’ın Nerval’in “Aurelia” sından etkilendiğini bilmekteyiz. O da bu tür imgeleri tıpkı Nerval’in yaptığı gibi kullanmakta. Karmaşıklaştırmakta ve okuyucuya o satırı birkaç kez okutma eğilimindedir. “Öteden beri rüyanın ikinci bir hayat olduğu söylenir. İç içe iki oda gibi, uyanık hayat ile rüya hali yan yana dururlar” demektedir Tanpınar. Bu hikâye Abdullah Efendi’nin Rüyaları ile oldukça ilişkilidir ve benzerlikler taşımaktadır. Karakter aynı o hikâyede olduğu gibi zihnini dış maddelerin tesirine bırakmıştır. (Gül rakısı) Derin rüya ve kâbus dehlizleri içindedir.
Dört bölüm boyunca karakterin bulunduğu durum sırasıyla; beklenti, tezat, tezatın yoğunlaşması ve çelişki şeklinde ilerler. Keti ile ulaşılacak fiziksel arzu, boşa çıkan gayretler, Keti ye duyulan arzunun yerini başka bir kıza bırakması ve bu kıza duyulan ruhani özlem, ruhani arzuya ulaşılması ancak kızın kaybedilmesi. Bu bölümlerde çeşitli imgeler de kullanılmıştır. Birinci bölümde gece, zaman, titreme, uyku imgelerini görürüz. İkinci bölümde ise sadece gece ve uyku imgeleri karşımıza çıkar. Üçüncü bölümde gece, uyku ve musiki imgeleri hali vardır. Son bölümde ise imgelerin zirve yaptığını görürüz karşımıza gece, zaman, titreme, uyku ve musiki çıkar.
Tanpınar’ın “Geçmiş Zaman Elbiseleri’” adlı hikayesini tüm bu bilgiler ışığında imgeler ve karakterin ruh halleri bakımından çözümleyebiliriz. Bu ve diğer tüm muhteşem eserleri için Ahmet Hamdi Tanpınar’a teşekkürlerimizi iletmeyi de unutmamalıyız.